Covid-19 salgını 2019 yılı Aralık ayında Çin’de ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra tüm dünyayı etkisine aldı ve ilk vaka ülkemizde 10 Mart tarihinde görüldü. Hastalığın bulaşıcı yapısı ve henüz bir aşısının bulunmamış olması bireylerin gündelik yaşamlarında değişikliğe gitmesine sebebiyet verdi ve sonuç olarak da ekonomik düzende büyük bir hasara yol açtı. E-ticaret, Teknoloji gibi az sayıda sektör dışında bütün sektörler bu süreçten olumsuz yönde etkilenirken Turizm, Lojistik ve İnşaat en çok etkilenen sektörler arasında yer aldı.
İnşaat sektörü sunduğu istihdam ve ekonomik büyüklük açısından ülkemizin lokomotif sektörü olarak dikkat çekiyor. Elimizdeki resmi verilere göre ülkemiz ekonomisinin %5,5 ini tek başına inşaat sektörü oluşturuyor. İnşaat sektörü ile doğrudan ve dolaylı olarak ilişkili sektörleri ve hane halkını da dahil edersek sektörün payı %10’lar seviyesine geliyor. Ayrıca ülkemiz müteahhitlik firmalarının uluslararası arenada aldığı ihaleler ve gerçekleştirdiği projeler ile dünyanın en büyük müteahhitleri listesinde Çin’in ardından 2. Sırada yer alıyoruz. Tüm bu veriler inşaat sektörünün ülkemiz adına ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
İnşaat sektöründe korona salgını sebebiyle; tedarik zincirlerinin aksaması, azalan gayrimenkul talebi, artan operasyonel maliyet, projelerin iptali ve ötelenmesi, çokuluslu ortaklıklarda hukuki anlaşmazlıklar gibi birtakım sorunlar ortaya çıktı. Bu sorunların üstesinden gelebilmek, Covid-19 sürecini sektörün en az seviyede hasarla atlatması amacıyla devletimiz tarafından vergi ve iş hukuku alanında pek çok düzenleme yapıldı ve farklı destek programları devreye alındı.
Kredi faiz düzenlemeleri, vergi ertelemeleri, kısa çalışma ödeneği gibi bir takım kamu güvenceleri sektördeki panik havasının dinmesine katkı sağladı. Kamu bankaları vasıtasıyla sunulan 0,64 oranlı 12 ay ötelemeli tarihin en düşük faizli konut kredisi de sektörde ciddi bir hareketlilik sağladı. Sağlık sektörüne ilişkin yapılacak yatırımlar, devam etmekte olan projeler ve zaruri nitelikteki işler dolayısıyla sektörde eskiye nazaran daha düşük düzeyde de olsa bir talep olacaktır. Dijital dönüşüm, steril çalışma koşulları ve yatay mimari sektörün geleceğine ilişkin önem kazanacak konular olarak ön plana çıkıyor. Normalleşme ve yeni normal gibi kavramlar üzerinden gelecek tahayyüllerinde bulunulmasına rağmen ne zaman sürecin sona ereceğinin bilinmemesi tüm sektörler gibi inşaat sektörünün de toparlanma sürecinin sancılı olacağını gösteriyor. Pandemi sonrası, net bir takvim söz konusu olduğunda sektör yaralarını hızlıca saracaktır. Çin’in yaşaması muhtemel repütasyon kaybı sebebiyle Türkiye’nin üretim üssü olarak rağbet görmesi sektörü başka bir seviyeye taşıyabilir.
Hastalık henüz ülkemizde görülmeden önce tedbirler konusunda hazırlık yapılmaya başlanıldı ve hastalığın en son görüldüğü ülkelerden bir tanesi olduk. Güçlü sağlık sistemimiz, halkımızın dirayetli yapısı, devletimizin şirketlere ve bireylere sunduğu ekonomik destek paketleri sayesinde bu süreci en az hasarla atlatan ülkelerden bir tanesi olacağımıza inanıyoruz. Sürecin başarılı bir şekilde yönetilmesinde emeği geçen sağlık çalışanlarımıza ve devlet büyüklerimize şükranlarımızı sunarız.
Yapıchem Kimya Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Arıcan firmanın faaliyetlerini ve çalışmalarını İnşaat&Yatırım'a aktardı
Devamını Gör...
Geleceğe yön veren tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.
Devamını Gör...
Dünyanın en iyi 10 Üniversitelerinin 3’ünün yer aldığı, kira getirisi yüksek ve istikrarlı ekonomik büyümeye sahip Londra’da ev almanın tam zamanı. Londra’nın 65 yıllık köklü geçmişe sahip gayrimenkul...
Devamını Gör...