Başboğa Çadır ve Branda Dış Ticaret ve Pazarlama Müdürü Ozan Başboğa, bugüne kadar tasarım ve imalatını yaptıkları çelik konstrüksiyonlu çadırlara ek olarak alüminyum konstrüksiyonlu çadırların üretimi konusunda da imalata başladıklarını açıkladı. Firmalarının bu yılın ağustos ayında Ar-Ge, makina parkı ve hammadde çalışmalarını tamamlayarak, alüminyum konstrüksiyonlu çadır imal etmeye başladığını açıklayan Başboğa, “Eylül 2011 itibariyle seri imalatına başlayacağımız alüminyum konstrüksiyonlu çadırlar ile hem pazar payımızı hem de ürün kalitemizi artırmayı ve de müşterilerimize daha geniş bir satın alma esnekliği sağlamayı amaçlıyoruz. Bu ürünle Başboğa olarak Türkiye’de alüminyum konstrüksiyonlu çadır imalatını gerçekleştiren ilk ve tek yerli sermayeli firma konumuna geldiğimizi söyleyebilirim” dedi.
Firmalarının 37 yıldır sektöre hizmet verdiğini anlatan Başboğa, İstanbul-Kemerburgaz ve Kırklareli-Babaeski’de bulunan fabrikalarında, 10 bin metrekaresi kapalı alan olmak üzere toplam 45 bin metrekarelik bir alanda üretim yaptıklarını kaydetti. Firmalarında 70 kişinin istihdam edildiği bilgisini veren Baüşboğa, “Pazara yeni ürünler sunma noktasında gösterdiğimiz çaba ve kurumsal yapımız ile sektöründe öncü firmaları arasında gösteriliyoruz” şeklinde konuştu. Türkiye’de sahip oldukları Pazar payına ilave son yıllarda düzenli olarak ihracatlarını da artırdıklarına dikkat çeken Başboğa, “Bugün Doğu Avrupa’dan Ortadoğu’ya, İskandinav ülkelerinden Afrika’ya kadar geniş bir bölgeye ihracat yapıyoruz. Branda ve konstrüksiyon imalatlarını tamamen kendi bünyemizde, deneyimli mühendis ve teknik elemanlarımız kontrolünde gerçekleştiriyor ve bu sayede müşterilerimize yüksek kalite, düşük maliyet ve hızlı teslimat sağlıyoruz. Esnek üretim yapımız sayesinde hem iç hem de dış pazarda tercih edilen bir marka olduğumuzu düşünüyorum” görüşünü kaydetti.
“Logomuzu değiştirdik”
Firmalarının 2011 yılı itibariyle kurumsal kimliğini değiştirme çalışmalarına başladıklarına işaret eden Başboğa, markalarına yeni bir dinamizm getirmek için logolarının değiştiğini vurguladı. Bu sayede yılın ilk yarısında satışlarının 2010 yılı cirolarının tamamına eriştiği değerlendirmesinde bulunan Başboğa, “2010 yılında 3.8 milyon dolar ciro elde eden firmamız bu yılın ilk yarısında yaklaşık olarak 3.3 milyon doları yakaladı. Satışlarımızın bu denli artmasını imalatı geliştirmeye yönelik yapılan yatırımlar, reklam ve tanıtım faaliyetleri, markaya duyulan güven ve etkin pazarlama ağımıza bağlıyorum” ifadelerini kullandı.
Türkiye çadır ve branda sektörünün gelişmeye açık olduğunu ancak işletmelerin doğru stratejiler izlemesiyle sektörün gelişebileceği görüşünde olan Başboğa, fiyat kırarak rekabet etmenin sektörü bir yere götüremeyeceğini altını çizdi. Başboğa, “Rekabet ortamında yanıltıcı beyanlarda bulunulması sonucu hem müşteriler hem de sektör büyük zarar görüyor. Birçok konu ve sektörde dünya standartlarını yakalayan ülkemiz maalesef çadır piyasası konusunda dünyadaki rakiplerinin oldukça gerisinde kalıyor. Sektörümüzde izlenen bu yanlış rekabet politikası sonucu ürün ve hizmet kalitesi standartları yükselemiyor” dedi.
“Sektörün geleceği büyük ölçekli yatırımlarda”
Çadır sektörünün geleceğine yön verecek olan ürünler hakkında da açıklamalarda bulunan Başboğa, bu alanda daha kalıcı ve uzun ömürlü olan depo ve spor sahası gibi daha büyük ölçekli yapıların dikkat çektiğini dile getirdi. Bunun yanı sıra son yıllarda tüketicinin kalıcı ve geçici çadır çözümlerini tercin etmesini önemli bir gelişme olarak nitelendiren Başboğa, “Artık Türkiye’de çadırın sadece Kızılay ve kamp çadırlarından ibaret olmadığı anlaşıldı. Çadırın çok daha büyük boyutlarda, işlevsel olarak kullanılabileceği kabul ediliyor” diye konuştu. Fakat buna rağmen sektörde bir takım sorunların yaşandığını vurgulayan Başboğa, şunları kaydetti: “Bugün Avrupa ülkeleri ve ABD gibi gelişmiş ülkelerde çadır sistemlerinin taşınabilir ve yeniden kullanılabilir bir yapıya sahip olması, imalat, montaj ve kullanım aşamalarında çevreye betonarme yapılara oranla neredeyse sıfır oranda zarar vermesiyle yeşil yapılar olarak tanımlanıyor. Aynı zamanda geri dönüştürülebilir olan bu yapılara ülkemizde kamu kuruluşları ve yerel yönetimler özellikle imar aşamasında büyük zorluklar çıkarıyor. Bunu yanında sektörde uygulanması gereken standartlar ile ilgili henüz geçerli normlarımız belirlenmedi. Firmalara zorluk çıkarmak yerine, bu normların belirlenmesinin sektörü ileriye taşıyacağı kanaatindeyim.”
Kaynak: kobiden.com