İnşaat maliyetlerindeki artış sektörümüzü en çok etkileyen ana konuların başında geliyordu. İnşaat tamamlanma süresine kadar süreçte konutun hangi fiyattan piyasaya sunulacağı konusunda belirsizlik yaşanıyordu. Aynı zamanda maliyetlerin yüksek olmasından dolayı hem sıfır inşaatların yapımında hem de kentsel dönüşüm çalışmalarında bir nevi frene basılmıştı. İnşaat maliyetleri yüksek olduğu için konut fiyatları da yükseldiği için bu da insanları konut alımından uzaklaştırdı. Konut satışları ciddi oranda azalırken, inşaat firmalarının birçoğu arsa ve işçilik maliyetlerinin daha düşük olduğu bölgelerde konut üretmeye başladılar diyebiliriz.

Bugün rakamlara baktığımız zaman inşaat maliyetlerinde ateşin yavaş yavaş azaldığını söyleyebiliriz. Son 8 aydır istikrarlı bir azalış söz konusu ve 2019 rakamlarına geldik. Önümüzdeki dönemde de enflasyonla doğru orantılı olarak bu azalışın devam edeceğini düşünüyoruz ancak bu çok daha yavaş adımlarla olacaktır. Çünkü inşaat maliyet endeksinde malzeme ve işçilik maliyet endeksi baz alınıyor. İşçilik maliyet endeksine baktığınızda da bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 1,96 artarken, işçilik endeksi yüzde 23,58 arttı. Malzeme endeksi ile işçilik maliyet endeksinin artış hızı arasında ciddi bir oran var. İşçilik maliyetlerinde bir azalış görmüyoruz.

Asgari ücretin artışıyla birlikte işçilik ücretleri yeniden arttı ve ciddi bir eleman sorunuyla karşı karşıyayız. Türkiye, en çok üniversite mezununun olduğu ülke konumuna geldi. Deprem bölgesindeki yoğun inşaat süreci de ustaları bölgeye yoğunlaştırdı. İnşaatın tarzına göre çalıştıracağınız kalifiye elemanın da iş becerisinin daha yüksek olması gerekiyor. Bu da fiyatı artırıyor ve onlar da yoğun oldukları için bazen o işi yapacak kişi için 3 ay beklemek durumunda kalıyoruz. Kalifiye eleman sorunu düzelmedikçe ne yazık ki işçilik maliyetleri de artamaya devam edecektir.